Sinop kalesi şehri korumak içn kurulsa da bu günlerde sezi amaçla kullanılmaktadır. M.Ö.7.yy.da Şehri korumak amacıyla yarımadanın üzerinde kurulmuştur. Roma, Bizans ve Selçuklular döneminde onarılarak kullanılmıştır. Günümüzde bir bölümü hâlâ ihtişamını korumaktadır. 2050 m. uzunluğu, 25 m. yüksekliği, 3m. genişliği ve iki ana giriş kapısı bulunmaktadır. Sinp aynı zaman da bir deniz şehri olduğundan gezeni göreni çoktur
31 Aralık 2012 Pazartesi
Aksaray Nora (Viranşehir) Antik Kenti
Aksaray İlimizin Nora (Viranşehir) Antik Kenti
Aksaray'ın 30 km. güneyinde Hasan Dağı'nın eteğinde kurulmuş olan antik Nora kasabası stratejik mevkide önemli bir askeri merkezdir. Roma ve Bizans dönemlerinde önemini koruyan kasabada bugün birçok kilise bulunmaktadır. Ayakta kalan yapılar Bizans dönemine aittir.
Bu kiliseler kısmen tahrip olmuşsa da çeşitli freskler halen göze çarpmaktadır.
29 Aralık 2012 Cumartesi
İstanbul ÇİNİLİ KÖŞK
Enterasan Bir yapı olan Arkeoloji Müzesi karşısındaki iki katlı enteresan binadır. Fatih Sultan Mehmet Han' in Topkapı Sarayında yaptırttığı ilk binadır. 1472 Yıllarında yazlık köşk, sütunlarla hareketlendirilmiş cephesi, eyvanlı terası ve kesme çini dekoru ile Selçuklu tesirinde bir erken Osmanlı örneğidir.
Giriş duvarında uzun kitabe yer almıştır. Giriş bölümü, üzeri kubbeli bir mekan olup, yanlarda tonozlu odalar yer vardır. 13-19 yy. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait seramik ve çiniler kronolojik sıralı sergilenmiştir 16 yy. İznik yapımı çiniler müzenin önemli yapıtlarındandır.
Giriş duvarında uzun kitabe yer almıştır. Giriş bölümü, üzeri kubbeli bir mekan olup, yanlarda tonozlu odalar yer vardır. 13-19 yy. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait seramik ve çiniler kronolojik sıralı sergilenmiştir 16 yy. İznik yapımı çiniler müzenin önemli yapıtlarındandır.
Kastamonunun Tarihi Yerleri
Abdürrezzak Türbesii
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. İsfendiyar Mahallesi Beğen Sokağında, saat kulesi altında bulunan aynı isimli caminin batı bitişiğindedir. İçinde iki adet makbere vardır. Bunların üzerine ahşap sanduka konmuştur. Kapıdan girince sağdaki; 918/1513 yılında vefat eden Recep bin Turanî adlı zata aittir. Diğer sanduka; 918/1512 yılında vefat eden Osmanoğlu Hoca Veli’ ye aittir.
Açıkbaş Sultan Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Honsalar Mahallesi, Gökdere Caddesi Açıkbaş Sokağındadır. Türbe ve Açıkbaş Sultan hakkında bilgi ve belge bulunamamıştır.
Ahmet Dede Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Kırkçeşme Mahallesi sonunda kendi adıyla anılan mezarlıkta metfundur. Medfeni üzeri açık ve demir şebeke ile çevrilidir. Burada yatan zat, 1012 – 1026 H. Yıllarında sağ olduğu bilinen Ahmet Dede Sultan’ dır. Vefat tarihi bilinmemektedir.
Ali Asgar Efendi Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Kalenin doğu eteğinde metfundur. Hz. Hüseyin (R.A.) neslindendir. 924 / 1518 yılında Kastamonu’ ya gelmiş ve 940 / 1533 yılında vefat ederek kalenin eteğinde Kırk Kızlar Türbesi olarak bilinen yere defnedilmiştir. Medfeni basit ve sade bir mezardan ibarettir.
Bayraklı Sultan Türbesi
Kale burcunun dibinde ve batı tarafında metfundur. Adı Yunus Mürebbi’ dir. Türk askerlerinin kaleyi kuşatması esnasında sancaktarlık vazifesini alan ve burca bayrağı diken yunus Mürebbi, kale kapısının açılmasını teminle fethin gerçekleşmesinde büyük rol oynamış, vücuduna saplanan onlarca oka rağmen sancağı düşürmeden şehit olmuş ve bayrağı diktiği burcun üzerine defnedilmiştir.
Benli Sultan Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Türbenin içinde yedi ve ön tarafta üç olmak üzere toplam on adet sanduka vardır. Sandukalardan biri Halveti Şeyhi Mehmet Muhittin Efendi’ ye,biri Demirci ustası ve Benli Sultan’ ın müritlerinden Mehmet isimli bir zata, bir diğeri Şeyh Mehmet Şani Efendi’ ye ve bir diğeri de Benli Sultan’ dan sonra yerine Şeyh olan oğlu Mahmut Efendi’ ye aittir. Diğer sandukaların kimlere ait olduğu bilinmemektedir.
Cevkani Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Akmescit Mahallesi Çankır Sokakta Cevkani Camii’ nin batısındaki kabristanda, demir parmaklıkla çevrilmiş mezarlardan birisi Cevkani Sultan’ a aittir. Osmanlılar döneminde 1890 yılları civarında yaşadığı tahmin edilmektedir.
Dai Sultan Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Honsalar Mahallesi Hızıroğlu Sokaktadır. 1101 / 1689 yılından önce yapılmıştır. Türbede üç adet ahşap sanduka vardır. Birinin Dai sultan’ a ait olduğu kesindir. Diğerleri hakkında bilgi yoktur.
Dede Sultan Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. İsfendiyar Mahallesi Tabaklar Mevkiinde ve Süleyman Paşa Türbesi bölümünde zikredilen Mevlevihane bünyesinde yer alıyordu. 920 / 1514 yılında vefat eden Dede Sultan’ın adı kayıtlarda Celaleddin olarak yazılmaktadır. Günümüzde Dede Sultan Türbesi olarak bilinen türbe, aynı isimle anılan hamamın doğu bitişiğinde sığıntı bir binadan ibarettir. İçindeki lahdin altı boştur.
Ferraş Sultan Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Saraçlar Mahallesi, Saraçlar Camii haziresinde metfundur. Mezarı demir parmaklıkla çevrilmiş olan bu zat Ferraş Sultan olarak bilinir. Ferraş; hizmetçi demektir. Hz. Pir’ e hizmet eden velilerden birisi olduğu için bu lakabı almıştır.
Geyikli Sultan Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Akkaya nahiyesinin Geyikli Köyündedir. Ahşap türbe, 1982 yılında cami ile beraber betonarme olarak yeniden inşa edilmiştir. Türbede iki ahşap sanduka vardır. Birisi Benli Sultan Hazretlerinin halifelerinden Bayrami Şeyhi Mustafa Efendi’ ye, diğeri de oğluna aittir.
Hacı Dede Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Beyçelebi Mahallesi Canlı Sokakta Hacı dede Camii’ nin doğu bitişiğindedir. Esas bina, 1850 M. yılında yanmıştır. Bu günkü haliyle son zamanlarda yapılmıştır. Türbenin ve caminin yapılış tarihi 1590 M. yılları civarıdır. Türbedeki üç adet sandukadan birisi Hacı dede’ ye aittir. Diğerlerinin kimlere ait olduğu bilinmemekle beraber; birisinin Benli Sultan’ ın oğluna ait olduğu türbede asılı bir levhada belirtilmektedir.
Hacı Hamza Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Hisarardı Mah. Kerpiçlik Sokakta, yıkılmış olan aynı isimli caminin bahçesindedir. Tek bir mezardan ibarettir. Saki oğlu Derviş Ahmet Ağa isimli bir zat metfundur.
Halife Sultan Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Topçuoğlu Mahallesi Saçaklı çeşme Sokakta aynı isimli caminin önünde ve kuzeydoğu köşesindedir. Türbe, demir parmaklıkla çevrilmiş bir mezardan ibarettir. 1994 yılında üzeri beton bir kubbe ile örtülmüştür. 1068 / 1657 yılında sağ olduğu bilinen Halife sultan hakkında malumat elde edilememiştir.
Hayran Efendi Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Honsalar Mahallesi Gökdere Caddesi üzerinde bulunan Hacı Gevrek Camii ile aynı duvar içindedir. Türbede yedi adet mezar bulunmaktadır. Mezarların kimlere ait oldukları belli değildir. Sadece kıble tarafında dördüncü mezarın şahidesinde 1125 / 1713 tarihi okunabilmektedir.
Hepkebirler Türbesi (Doğu)
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Aynı isimle anılan caminin doğu bitişiğindedir. İçinde dokuz adet ahşap sanduka vardır. Sandukalardan birisinin Samur Dede isimli bir zata ait olduğu söylenmektedir. Diğerlerinin kimlere ait olduğu bilinmemektedir.
İsa Dede Türbesi
Banisi bilinmemektedir. 800 / 1400 yılında yaptırılmıştır. Atabey Camii’ nin kapısının karşısındadır. Türbenin içinde üç mezar vardır. Sandukalar lahitlerin hemen üzerine konulmuştur. Mezarlardan birisinin Maden Dede’ nin halifesi olan Veli Dede’ ye ait olduğu söylenmektedir. İsa Dede’ nin ve kendisinden sonra Bayrami Tarikatı şeyhi olan zatların çoğunluğu da aynı hazirede metfundur. İsa Dede 937 / 1530 yılından sonraki bir tarihte vefat etmiştir.
Karabaş-İ Veli Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Aycılar Mahallesinde Aycılar Camii’ nin güneydoğu köşesinde yer almaktadır. Türbe, etrafı demir parmaklıkla çevrilmiş taş duvarlı ve aş şahidesi kavuklu bir mezardan ibarettir. Bu türbede metfun olan şahıs, Karabaş-ı Veli olarak bilinen Ali Alâeddin Etfal isimli âlim ve şeyh değildir. Bu şahıs ya1501 yılında vefat eden Müderris Alâeddin Ali Efendi, ya da caminin banisi Hacı Abdullah Efendi’dir.
Karabaş Efendi Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Aycılar Mahallesi Yeni Yol Sokağı sonunda, etrafı demir parmaklıkla çevrilmiş olan türbe Karabaş Efendi adıyla bilinir. Bu zatın kim olduğu bilinmemektedir. Bu zatın iki kardeşinden birisi, Aycılar Camii haziresinde; diğeri de, Tosya Caddesi Dua Yolu Mevkiinde metfundur. Her üçü de ziyaretgâhtır.
Kara Mustafa Paşa Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Topçuoğlu Mahallesi Reşit Esen Sokak Yeni Hamam mevkiinde, Kara Mustafa Paşa mescidi doğu bitişiğinde yer almaktadır. Faal olmayan mescit ile birlikte ahşap çatı ile örtülüdür. Kime ait olduğu bilinmemektedir. Fakat 1226 / 1811 yılında vefat eden, mescidin banisi Kara Mustafa paşa olduğu yolunda rivayetler vardır. Ayrıca, bu şahsın Kara Meşe lakabı ile bilinen ve Müfessir-i Alâeddin Efendi’ nin çağdaşı bir müderris olduğu da rivayet edilmektedir.
Molla Said Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Beyçelebi Mahallesi Satı Kâhya Sokakta Molla Said Camii’ nin haziresi dâhilinde ve kıble tarafındadır. Türbe 1245 / 1829 yılında vefat eden Molla Mehmet Said Efendi’ ye aittir. Türbede altı ahşap sanduka vardır. Üçünün kime ait olduğu bilinmemektedir. Diğer üçü ise, bitişik camide irşat eden Rufai Tarikatı Şeyhi Seyyid Mehmet Efendi(Ö: 1245 / 1829), kardeşi Seyyid Ahmet Rufai Efendi ( Ö: 1277 / 1860 ) ve babaları Molla Mehmet Said Efendi ( Ö: 1245 / 1829 )’ dir.
Nasrullah Kadı Türbesi
Bina tarihi bilinmemektedir. Caminin banisi Nasrullah Kadı vefatında şadırvanların kuzey ucuna defnedilmiştir. 1960 yıllarında yıkılan türbenin yerinde, 1995 yılında Belediyece sembolik bir alan ayrılmış ve yeşillendirilmiştir.
Nevruz Sultan Türbesi
Banisi bilinmemektedir. 1286 / 1869 yılında yaptırılmıştır. Akkaya Nahiyesine bağlı Yunus Köyündedir. 1992 yılında tamir edilmiştir. Türbede dört adet ahşap sanduka vardır. Kimlere ait olduğu bilinmemektedir.
Sacayaklı Sultan (Hasan Efendi) Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Topçuoğlu Mahallesi Karanlık Camii Sokakta kain hasan Efendi (Karanlık) Camii’ nin doğu bitişiğindedir. Caminin haziresi konumundaki üç adet beton lahit son tamirler sırasında betonarme olarak yapılmıştır. Üzerleri açıktır. Üç lahidden birisi; 945 – 1015 / 1538 – 1606 arasında yaşayan, caminin banisi olan ve Sacayaklı Sultan olarak bilinen Hasan Efendi’ ye aittir. Diğerleri hakkında bilgi yoktur.
Seyfi Dede Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Cebrail Mahallesi Uzun Sokakta Ferhat Paşa Camii haziresinin doğu bitişiğindedir. Bir duvarla çevrili olan iki mezardan güneydeki Seyfi dede’ ye, diğeri ise 1195 / 1780 yılında camiyi tamir ve ihya eden Hacı Kadı adlı zata aittir. Daha önce mamur bir türbe iken yıkılmıştır. Mezarlar 1978 yılında yenilenmiştir. Seyfi Dede 967 / 1559 yılına yakın bir tarihte vefat etmiştir.
Seyyid Sünneti Efendi Türbesi
Ömer Kethüda ve halk tarafından 1020 / 1611 yılında yaptırılmıştır. Sultan Ahmed’ in şehzadesi Sultan Osman zamanında Ömer Kethüda yapımına başlamış, ancak yersiz harcama ve israf bahanesiyle Nasuh Paşa tarafından idam edilince inşaat yarım kalmıştır. İki yıl sonra ulema ve halkın katkıları ile tamamlanmıştır. Türbeye doğu tarafından açılan tali kapı, Vezir Kurşuncu zade tarafından 1028/1618 yılında yaptırılmış ve harem denen bir bölüm eklenmiştir.
Sükuti Sultan Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Merkez Karamukmolla Köyü Tekke mahallesindedir. 1975 yılında yenilenen iki bölümlü kargir küçük binanın kıble tarafında metfundur. Sukuti Sultan olarak bilinen bu zat, aynı mahalledeki caminin banisidir. Daday’ ın Sorkun Köyünde metfun Sükuti hasan efendi’ nin oğlu veya torunudur. Adı, Hacı Davut Hilmi’ dir. Sükuti soy lakabıdır.
Şeyh Mehmed Efendi Türbesi
Banisi bilinmemektedir. 1073 / 1662 yılında yaptırılmıştır. Kuzyaka Nahiyesinin Şeyh köyü Akçasu Mahallesindedir. Akçasu Camii’ nin önündedir. Türbe1371 / 1951 yılında Hedanizade Hacı Mehmet Kamil Efendi tarafından tamir edilmiştir. Türbede altı adet ahşap sanduka bulunmaktadır. Sağdan üçüncü ve bir şebeke ile çevrilmiş olan sanduka 1073 / 1662 yılında vefat eden Şeyh Mehmet efendi’ ye aittir. Diğerlerinin kimlere ait oldukları bilinmemektedir.
Şeyh Mustafa Efendi (Pişküri Zade) Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Atabey Camii’ nin kuzey bitişiğindeki hazirede metfundur. Hakkında pek fazla bilgi yoktur. Kastamonulu olduğu ve Bayrami Tarikatı şeyhi olduğu bilinmektedir.
Şeyh Mustafa Efendi ( Resul Zade ) Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Kırkçeşme Mahallesi Selçuk Sokak başındadır. Ahşap olan çatısı 1994 yılında şahsa satılarak yıkılmıştır. Üzeri açıktır. İçinde bulunan 15 adet tahta sanduka kaybolmuştur. Serçeoğlu Türbesi ve Seyyid Serçe Mustafa Efendi Türbesi diye de bilinir. Türbede metfun olanlar; 1061 / 1650 yılından sonra vefa etmiş olan Şeyh Mustafa Efendi ile onun halifeleridir. 2004 yılında Seyyit Serçe Camii ile beraber yeniden inşa edilmiştir.
Taraklı Sultan Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. İsmail Bey Mahallesi Tenekeci sokakta Hasan Çelebi Camii’ nin harimi dâhilindedir. Türbenin kıble tarafında demir çerçeveli, cam şebeke içinde iki adet tahta sanduka vardır. Birisi, 937 / 1530 yılından sonraki bir tarihte vefa etmiş olan Tarakçı zade Abdurrahman Efendi’ ye, diğeri de oğlu Mahmut efendi’ ye aittir.
Topçuoğlu Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Topçuoğlu Camii’ nin kuzeybatı köşesi bitişiğindedir. Batı yönünde iki adet mezar şahidesi vardır. Türbede bulunan iki adet ahşap sandukadan kıble tarafındaki, 1259 / 1843 yılında vefat eden Nakşibendî Tarikatı Şeyhi Emir Efendi zade Mehmet Hulusi Efendi’ ye, diğer sanduka ise Melek Hanım’ a aittir. 919 / 1513 yılından önce mamur vaziyette mevcut olduğu bilinen türbede daha önceleri başka mezarların da bulunduğu belgelerden anlaşılmaktadır.
Şeyh Ahmet Siyahi Efendi Türbesi
Banisi ve bina tarihi bilinmemektedir. Kırkçeşme Mahallesi Ahmet Dede Camii’ nin batı karşısında ve Seyid efendi Sokak ile Kuyulu Sokak köşesindedir. Demir parmaklıklı ihata duvarı ile çevrili bölmenin kuzeydoğu köşesindedir. Bahçede beş adet lahit vardır. Ahmet Siyahî Efendi’ nin vasiyeti üzerine üzerleri kapatılmamıştır. Sağdan birinci mezar; 100 yıl yaşayan ve 1291 / 1874 yılında vefat eden Ahmet Siyahî Efendi’ ye aittir. 2. Mezar; Ahmet Siyahî Efendi’ nin ikinci oğlu olan ve 66 yaşında 1888 yılında vefat eden Şeyh Ahmet hicabi Efendi’ ye, 3. Mezar; 41 yaşında 1300 / 1882 yılında vefat eden Ahmet Hicabi Efendi’ nin oğlu Mehmed Necmeddin efendi’ ye, 4. Mezar; Hicabi Efendi’ nin damadı Keskinzade Ahmet Rıza Efendi’ ye aittir. Babası meşhur müderris Keskin zade Ahmet Erib efendi’ dir.5. Mezarın kime ait olduğu bilinmemektedir.
Kaleler
Kastamonu Kalesi
Kentin görkemli anıtlarından olan Kalenin ilk kez Bizans döneminde yapıldığı düşünülmektedir. Sağlam olan iç kalenin temel kısmı Bizans, üst bölüm Candaroğulları dönemine aittir.
Mezarlar
Ev Kaya Mezarı
İl merkezinin güneyinde bulunan bu kaya mezarları M.Ö. 7. yüzyıl başlarına tarihlenmektedir.
Zımbıllı Tepe Höyüğü (Pompeipolis)
Taşköprü ilçe merkezi yakınındaki bulunan bu antik kent M.Ö. 64 yılında Romalılar tarafından Paphlagonia eyaletinin merkezi olarak kurulmuştur. Yapılan arkeolojik kazılarda birçok eser ve mozaikler ortaya çıkarılmıştır.
28 Aralık 2012 Cuma
Safranbolu'nun Gözdesi Cinci Hanı
Tarihi Safranbolu eşrafından Cinci Hoca olarak bilinen Karabaşzade Hüseyin Efendi tarafından 1645 yılında yaptırılmıştır.
Yüzyıllar boyunca Çin’den Anadolu topraklarına uzanan Tarihi Ipekyolu üzerinde kurulmuş irili ufaklı yüzlerce kervansaraydan biri de Safranbolu Cinci Han’dır.Tamamen insan gücüne dayalı yapılan Han, Osmanlı mimarisinin en gelişmiş örneklerinden biri olarak kabul edilmektedir.
Mimarının kim olduğu kesin olarak bilinmemekle birlikte, dönemin baş mimarlarından Koca Mimar Kasım Ağa tarafından yapıldığı sanılmaktadır.
Hanın inşaatı ile ilgili mimari proje vb. herhangi bir doküman bulunamamıştır. Devşirme olarak yetiştirilen ustaların, tecrübesi ve el becerileriyle yapılmıştır.
Yapı malzemesi olarak moloz ve kesme taş, birleşimlerinde ise Horasan harcı kullanılmıştır. Tonoz ve kubbelerinde 28x28x3cm. Ölçülerinde tuğla kullanılarak inşa edilmiş iki katlı bir yapıdır.
Zemin katta 26 adet Yatak Odası, Deve Ahırı, Umumi Tuvalet, Şadırvan ve Avlu, Yatak odaları ile avlu arasında revak bölümü bulunmaktadır.
Birinci katta, 37 adet yatak odası, umumi tuvaletler, Yemek Salonu, odaların önünde yine revak bulunmakta, ikinci katta ise Han ağası odası ve üzerinde de Gözetleme Kulesi bulunmaktadır.
Ayrıca zemin katın altında iki adet mahzen vardır. Güney batı cephesindeki Deve ahırının altından, çarşı merkezinin ve hamamın atık sularının geçtiği (3mt.) genişliğinde dere bulunmaktadır.
Bu dere taş kemer ile tahkim edilerek, hanın bu bölümü dere üzerine inşa edilmiştir. Hanın bulunduğu doğal arazinin eğimi %45 civarındadır. Ayrıca güney cephe duvarı bitişiğinden Akçasu deresi geçmektedir.
Hanın inşası, anlaşıldığı üzere çok olumsuz şartlara sahip bir arazide, yaklaşık 400 yıl öncenin teknolojisi ile herhangi bir proje, statik hesap vb. altyapı çalışması olmadan yapılmıştır.
Han, hamam ve arasındaki 50(elli) dükkân, Saray ve müştemilatı, çok kısa sürede inşa edilmiştir.
Cinci Hoca, 1642 yılında Kösem Sultan tarafından, Padişah 1. İbrahim’i tedavi etmesi için saraya davet edilmiş ve bu tarihten sonra şöhret ve servet sahibi olmuştur. Vakfiye senedi de 2 Nisan 1645 tarihinde düzenlenmiş yani yaklaşık 2,5 senede anılan eserlerin tamamı yapılmıştır.
Tarihi Ipekyolu’nun etkinliğini yitirmeye basladığı 20. yüzyıla kadar kervansaray olarak kullanılan Cinci Han, 20. yüzyılın başlarından itibaren Safranbolu esnafı tarafından depo olarak kullanılmış,20. yüzyılın sonlarına doğru bu fonksiyonunu da yitirmiştir.
1984-1987 yılları arasında devlet tarafından istimlakı tamamlanan tarihi kervansaray,1990-2000 yılları arasında, birkaç başarısız restorasyon girişiminin ardından DKB A.S. tarafından restorasyonu tamamlanarak 23 Nisan 2004 tarihinde Cinci Han Otel adıyla turizm faaliyetlerine başlamıştır.
Cinci Han Otel, Tarihi Çarşı’nın tam ortasında, Safranbolu’nun gezilip görülebilecek yerlerinin tamamına yakınına yürüme mesafesinde olan bir konumdadır. Cinci Han Otel’de konforunuz düşünülerek aslına uygun olarak restore edilmis 22 Standart,2 Suit ve 1 Han Ağası Odası bulunmaktadır. Odalar Safranbolu Konakları ve Tarihi Çarşı manzaralıdır.
Standart olarak bütün odalarda merkezi ısıtma,uydu TV, ,uluslararası direkt telefon,internet bağlantısı,banyo&WC ve saç kurutma makinesi mevcuttur.Cinci Han Otel,tarihi otantizm ile modern şehir insanının bir butik otelden beklentilerini örtüştüren odalarının yanı sıra restaurantları,cafe&bar’ı,topl antı-konferans salonları,ücretsiz otoparkı,24 saat oda servisi, çamaşırhane ve kuru temizleme servisleri ile seçkin misafirlerinin hizmetindedir.
CİNCİ HOCA Kimdir?
Altından geçen su yolu üzerine galeri şeklinde yapılmış kemerler üzerine oturmakta olan Cinci Han,Cinci Hamamı ve han ile hamam arasındaki 50 dükkan 17. yüzyılda Anadolu Kazaskerliğine kadar yükselen Safranbolulu Cinci Hoca tarafından yaptırılmıştır.
Cinci Hoca,”Cinci Hüseyin Efendi”,”Karabaşzade Hüseyin Efendi” veya “Kazasker Hüseyin Efendi” adlarıyla da bilinir.”Sultan I. İbrahim zamanında güçlenen ve zenginlesen Cinci Hoca’nın bu iki yapıyı 1645 tarihinde yaptırdığı annesi Hamide Hatun adına kurdurduğu vakfın düzenlediği bir vakfiyeden anlaşılmaktadır.
Sultan İbrahim’in saltanatında (1640-1648) saray üfürükçülüğü yapmış,bu kısa dönemde İstanbul’da etkili olmuş bir hocadır.
Safranbolulu Karabaş İbrahim Efendi zade Şeyh Mehmed Efendi’nin oğlu olan Cinci Hoca, gençliğinde İstanbul’a giderek Hüseyinefendizade Şeyh Mehmed Efendi’nin “darü’l-üftadesi”ne girdi.Epeyce bir zaman medrese derslerini izledi. Osmanli Sarayı’nda “kıraat-i azime”de bulundu ve Sultan İbrahim’i rahatlattı.
Padişah, bir fermanla da kendisini mülazimlik ve kırklı müderrisliği üstüne altmışlı sahn müderrisliği verdi. 1641-1643 arasında hızla yükselerek Süleymaniye müderrisliğinden Galata Kadılığı’na geçti.1644′te muallim-i sultani (padişah hocası) oldu. Kazasker Kara çelebi zade Mahmut Efendi’nin kızıyla evlendi.
1644′te Anadolu Kazaskerliğini elde etti. Galata Kazası kendisine arpalık olarak tahsis edilen,kısa aralıklarla dört kez Anadolu Kazaskerliğini yapan Cinci Hoca, giderek etkinlik kazandı. Sultan I. İbrahim döneminde saray entrikalarında, Osmanlı’nın iç ve dış siyasetinde sözü geçen birkaç kişiden biriydi.
Cinci Hoca, 1647′de gözden düşüp İzmit’e sürüldü. Bağışlanarak İstanbul’a dönmesine izin verilse de Sultan I. İbrahim 1648′de tahtan indirilince Paşa Kapısı’nda tutuklandı. Tüm çiftliklerinin, mülklerinin tapuları iptal edildi. Aynı yıl idam edilerek hayatına son verildi.
Osmanlı Tarihi’nin en çalkantılı dönemlerinin birinde yasamış olan Cinci Hoca’nın hayatı ve yaptıkları hakkında oldukça fazla spekülasyonlar vardır. Gerek yaşadığı dönemde gerçeklesen olaylar, gerek çok kısa sürede Osmanlı Sarayı’nın en önemli kişilerinden biri haline gelmesi, gerekse de kendine özgü kişiliği nedeniyle tarihçilerin, siyaset bilimcilerin, edebiyatçıların ve sinemacılarının özel ilgi alanlarından biri olmuştur ve olmaya devam etmektedir.
Çanakkale Kilitbahir Kalesi
Çanakkalede bulunan Kilitbahir Kalesi, Osmanlı Kaleleri içinde mimari olarak baş yapıtıdır. Kilitbahir Kalesi 1452′de Fatih Sultan Mehmet tarafından yapılmıştır. Kailitbahir deniz kilidi anlamına gelir. Boğazların kontrolü ve İstanbul’un emniyeti amacıyla 93 gün gibi kısa bir sürede yapılmıştır. Daha evvel hiçbir yerde uygulanmamış özgün bir planı vardır.
Kilitbahir Kalesi 1541 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından ve 1870 yılında Sultan Abdulaziz tarafından restora edilmiştir. Kale ortasında yonca yaprağı biçiminde bir iç kale vardır. 7 katlı kulesi bulunmakta, kapı ve pencereler beyaz mermerden yapılmıştır. Kalenin etrafı deniz ve hendeklerle korunmaktadır. Kale duvarları düzgün moloz taşlardan yapılmıştır.
Kilitbahir Kalesi 14 Kasım 1980 tarihinde Kültür Bakanlığı tarafından korunması gereken kültürel varlık kapsamına korunmaktadır.
Dündarbey Medresesi
Medresenin yeri Eğirdir ilçesinin merkezi yerinde çarşıdadır. Dündarbey Medresesi, Taş Medrese adıyla da anılır. Dündarbey Medresesi, 1237 yılında Selçuklu Sultanı 2. Giyaseddin Keyhusrev zamanında han olarak yapılmıştır. Daha sonra 1301′de medrese haline getirilmiştir. Dündarbey Medresesinin bir süre hapishane olarak kullanılığı bilinmektedir.
Dündarbey Medresesi giriş kapısı üzerindeki kitabesinde yapılışı ve hana çevrildiği yazılıdır. Medrese iki katlıdır ve ortada bir avlu mevcuttur. Bu avlu kareye yakın dikdörtgen şeklindedir. 30 hücresi ve girişte büyük bir taş kapısı vardır. Kapı çevresi Selçuklu karakterinde geometrik şekillerle süslenmiştir. Bunları Selçuklu yazısı ile kapı üst ve yanlarını çevreleyen bir kitabe tamamlamaktadır. Selçuklu Mimarisi’nde bu kadar uzun ve dekoratif bir kitabenin bordür olarak kullanıldığı bir başka yapı bulunmamaktadır.
Onarım sırasında üst katı ihmal edilmiş ve kötü onarımdan dolayı medrese tek katlı olarak günümüze gelebilmiştir. Günümüzde medrese 11 odalıdır.
Eğirdir Hızırbey Camii
Hızırbey Camii, Eğirdir’in en büyük camisidir. Hızırbey Camii’nin duvarları kargir üstü toprak yapıdır. Hızır Bey tarafından 1327-1328 yıllarında yapıldığı rivayet edilmektedir.
Hızırbey camii 1814 yılında çıkan yangınla tamamen yanmıştır. 1820yılında yeniden yapılmış, tekrar ibadete açılmıştır. Daha sonradan camiinin damı kiremitle örtülmüştür.
Kemer üzerindeki minaresi ile dünyada tek olduğu iddia edilmektedir.
Günümüzde, medresenin odaları dükkan haline getirilmiştir. Hızırbey Camii’nin taş oyması kapısına da kocaman Bazaar levhası bulunmaktadır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)